CENNETTEN BİR MEKTUP

6 Haziran 2008 Cuma

"Harikalar" diyarındayım. Gözüm dönmüş bir kere, ne yaparsınız. Meşhur çukurunun başında heyecanla bekleyen Alice'e ilişiyor gözüm. Yanına koşuyorum ve çukura itiyorum kendisini. Doymak bilmeyen hazlarımı, anlık da olsa, bir nebze beslemiş olmanın mutluluğu ve gururu ile, emin adımlarla bu diyarı keşfe devam ediyorum.Ormana dalıyorum. Alışılmadık ve olağanüstü mutluluğuyla beni imrendirmeyi başaran ve dolayısı ile peşisıra gelen, kıskançlığın gözü pek yavrusu olan, nefreti iliklerime kadar hissettiren, Pamuk Prensesi dikizliyorum bir süre çalıların arasından. "Cadı maskemi" taktıktan sonra, Pamuk Prenses'e zehirli elmayı yedirip, Yedi Cüceler'iyaşlı gözlerle geride bırakarak, yoluma devam ediyorum. Buralarda bulabileceğim söylenen tanrıyı arayan gözlerim bulutlarda bir işaret ararkene, emin adımlarım durmak bilmiyor. Emin adımlarımla Şirin Baba'yı eziyorum, farkına bile varmıyorum.
Bir süre sonra yorgun düşüyorum ve oturup biraz dinlenmekte karar kılıyorum. Oturuyorum.Yapacak birşeyim olmadığından, daha önce pek üzerinde durmadığım, belki de düşünmeden gerçekleştirdiğim davranışlarımı düşlüyorum. Aniden ve hiç beklenmedik bir şekilde, hiç tatmamış olduğum bir duygu olan pişmanlık kaplıyor, daha önce varlığından bile haberdar olmadığım kalbimi-Nedeninden halen emin değilim, hareketlerim gözümde doğruluk payını yitirmiştir belki de, herneyse... Pişmanlığın perdesi aralanmıştı bir kere. Izdırap içindeydim.- Huzursuzluk içinde oturduğum yerde kıvranıyorum deyim yerindeyse. Öyle ya da böyle bunu içimden atmalıyım diyorum. Kurtuluşun ana babasını aramaya başlıyor bir kez daha gözlerim ve kendisine, yani tanrıya yakarmaya başlıyorum; "Yüce tanrım, sen beni bu güzelim harikalar diyarına koydun, lakin benim gerçekleştirdiğim şeylere bak. Bunun acısından arınmadan, nasıl yaşantıma devam ederim ben? Bunun tek yolu senin affından geçiyor. Tanrım, lütfen affet beni.". Ardından kendi gözyaşlarımda boğulmak istercesine ağlamaya başlıyorum. Ağlıyorum ve ağlıyorum...Aniden, gök gürlemesine benzeyen ulu bir ses ile irkiliyorum, tanrının sesiyle; "Sevgili kulum, neler yaptığının çok iyi farkındayım, lakin ortada affedilecek birşey yoktur. Evet, sana hayat vererek, seni bu harikalar diyarına koyan benim, ancak unutmamalısın ki içine doymak bilmeyen hazları ve vermiş olduğun kararlara, girişimlerine sebebiyet veren duygu ve düşüncelerini de bizzat ben koydum. Sen sadece insan olmayı öğreniyordun.". Ağlamaktan kızarmış yaşlı gözlerimi yukarıya dikerek, ürkekçe konuşuyorum; "Tanrım, ben bu acıyla yaşayabileceğimi sanmıyorum, bir kez daha senden af diliyorum. Lütfen affet beni tanrım.". Ulu ses kükreyerek, bir aslanın ki gibi değil de bir farenin kükreyişi gibi şaşırtıcı ve korkutucu, cevap veriyor; "Madem öyle, sana bir seçim şansı sunacağım. Keskin bir hançer yolluyorum sana. İster kendi canını alır, benim yanıma cennete gelirsin, ister acılarınla birlikte yaşamını öldürmeye devam edersin. Affedilecek birşey olmadığından, affedemiyorum seni.". Peşisıra, gökten parlak bir hançer hızlıca inmeye başlıyor ve yavaşlayaraktan ayakucumda toprağa konuyor adeta. Hançeri alıyorum ve düşünmeksizin boynumu derin bir şekilde kesiyorum. Oluk oluk akan kanın toprağı ıslatışını izliyorum. Ölüme ramak kala zihnimde beni bir hayli huzursuz eden bir soru beliriyor; Dünyayı ve üstün ırk olan insanı böyle yaratan tanrı,cenneti neden farklı yaratsın? Ruhumun derinliklerine işliyor, bu soru ve beraberinde getirebileceği hayal kırıklıkları.Ardından ruhum, solmaya yüz tutmuş bedenimi leş yiyicilere bahşiş bırakırcasına terk ederek, göğe dogru yükseliyor.
Tasvir etmekte kalemimin yetersiz kaldığı cennete varıyorum. Kiminize göre "cennetlik", kiminize göre"cehennemlik" gelebilecek bir cennet bu. Lakin, kendi düşüncemi belirtmek istemiyorum. Gelin de kendiniz görün diyorum ve sonunu okumakta oldugunuz, bu günah çıkarıcı nitelikteki mektubu yazmaya koyuluyorum.

0 yorum:





"Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır."
F.Nietzsche



"İnsan ancak anladığı şeyleri duyar." GOETHE




"Dünya bir hapishanedir." GOETHE




"Sen çevrende olup bitenleri görüp neden diye soruyorsun. Ben ise, asla var olmamış şeyleri hayal ederek neden olmasın diyorum." Bernard Shaw




"Dünya, anlamsız bir düşten başka bir şey değilmiş meğer." Alain




"Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım." Oscar Wilde