huzuru arayan ruh

29 Temmuz 2008 Salı

Çoğu kimseden gün gelip huzuru elde etmek istediğini işitirsiniz. Pek çoğu bunun olasılığının gerçeklik payı üzerinde kafa dahi yormaz. Nitekim, yormasına da gerek yoktur. Evvelden hazırlanmış bir huzur tanımı mevcuttur ne de olsa; "popüler huzur"... Dört duvar arasına sıkıştırılmış bir huzur... Bu duvarların tuğlaları; hırs, arzu, para yahut din olabilmektedir.
Hayalleri, hırsları, istekleri, arzuları istikametinde tırmanışta olan bir insan, zirveye ulaştığı vakit huzuru bulacağı yanılsamasını yaşar. Farkında değildir ki; huzura ermesinin yegane yolu vazgeçişte yatar. Evinden, ailesinden, parasından, arkadaşlarından, sevildiğini yahut sevdiğini sandıklarından... Herşeyden vazgeçmelidir.
Senin gibi bir sana, sana yeten bir sana ulaşabildiğin vakit, O'nun adı artık "sen" değil; huzurdur...

açık yara

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Gururun öldüğü noktada aşk filizlenir, aşkın öldüğü noktada ise gurur...
Şu insan yapımı hayat, saf kalplerimizi arzulamakta; lakin elde edememekte...
Elde etmenin imkansıza vardığı ulaşılmazlık içerisinde; öncelikle gıpta, ardından kıskançlık, peşi sıra nefret boy gösterir. Yüreğine kulak kabartmayan insanların deneyimledği "acı", birbirine gebe bu hislerin, gözü pek olan son evladıdır.

gözyaşları

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Mutluluktan ağlayanlara şahit olmadınız mı hiç? Mutluluk bir geçiş evresidir; onun dahi zirvesine ulaştığınız vakit acıya rastlarsınız. Acı mutluluğu kapsar. Acı heryerdedir; yaşamın kendisidir, hayatın en tatlı gerçeğidir...
En güzel gözler, ağlamayı bilen gözlerdir.
Ağlarken tebessüm edebilen dudaklar, öpülesi dudaklardır.

iffetsiz iltifat

15 Temmuz 2008 Salı

Hakaretler savurmak kolaydır; lakin hakaretleri sineye çekmektir zor olan. Görmezden geldiğiniz hakaretler, bakış açınızın dışarısında iltifatlara dahi dönüşebilir.
Savurduğunuz en ağır hakaretlerin iltifatlarınız olması dileği ile; iltifatları kaale almayın, lakin hakaretlere de paha biçemeyin...

zihnimin onur izleri

13 Temmuz 2008 Pazar

Onur dediğiniz nedir bilir misiniz? Kendini yüce görmelerin, beğenilme arzularının hat safhasıdır. Neden onur duyarsınız birşeyden, birisinden yahut kendinizden? Layığı ile var olamayanın hak etmediğini bildiğiniz övgülere maruz kalması mı okşar insanlığınızı?
Şayet sıyırabilirseniz onuru benliğinizden; taşar olursunuz günün belirlediği insanlık duvarlarından.

yücelen kanatlar

10 Temmuz 2008 Perşembe

Başkalarının ağzından övgüler aracılığıyla yüceltilmeyi arzulayan bir insan, ne yüce, ne de erdemlidir. Yücelttiği kişinin gözünde kendi değerini azalttığının farkında değildir övgüler savuran.
"Yücelen" insan; uçar, yükselir, zaman ile ufalır yerdekilerin gözünde, gün gelir görülmez olur... O vakit anlaşılır, onun yüceliğe layık olmadığı; lakin elden ne gelir. Layığı ile yaşamayan her insana öngördüğünüz gibi, buyur etmişsinizdir bir kere yücelen kanatları...

ahlaklı zorba

Kitaplar, insan yapımı raflarda değil, üzerinde gezinen gözlerde güzeldir. İnsan da, dört duvar arasında değil, doğada çıplak iken güzeldir. Hele ruhunu sarabilmişse çıplak bedenine; demeyin güzelliğine...
Yüce gönüllere, yüce ruhlar bahşedilmeli. Denk gelmezse şayet, o gönül solar gider. Kalır geride et ve kemik.
Arındığı vakit insan duygularından, bir yanılsama yaşar; huzura erdiğini düşünür. Arınabilirsen duygularından, ne ben sana insan diyeyim, ne de sen bana insan olduğumu söyle. Duygusuz bir insanın, bana "insan" sıfatını yakıştırması, bir hakarettir adıma. İrfan sahibi sanmayasın kendini; nitekim irfan sahibi, düşünmesini bilen değil, hissetmesini bilendir.

imza: kulsuz tanrı

8 Temmuz 2008 Salı

Yaratılmış olduğuna inanan kişi, yaratmaktan korkar. Bir el uzattığınız vakit o insana; avucunuzda inanç, kafanızda soru işareti ile kalakalırsınız.

zihni hüsran

Cahil insan; bilgisiz olan değil, bilmediğini bilmeyendir. Kim ki, bilmediğini farkeder; o vakit, bilgeden dahi üstün kılar kendini.
Karanlık, kör etmez insanları; lakin fazla ışık eder. Bu nedenle, dikmem gözümü bilgelere; sakınırım onlardan.

yitik uydu

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Dört bir yanımda koşuşturan insanlar ilişmekte gözüme...
Kendisinin neden sabitleştiğini düşüneduran beynim; hayat-yörüngesinden çıkmış olduğu kanısına varmakta. Ya "hayat" yeterli çekim gücüne sahip değildi, yahut "hayat" adında birşey mevcut değil.

şemaalsiz göz

Herşeyi göründüğü gibi benimseyen insanların yanısıra, kör bir insan; görememektedir şeklin yanıltıcı güzelliğini, her daim hayal etmektedir...
Oydum zihnimin gözlerini; bundan böyle kördür kendisi. Ne de olsa, gerçeği saptırmak dışında neye sebebiyet verir görüntü?
Bunun üzerine " Görüntü sebebin kendisidir." i savlayanlar boy gösterebilir. Emin olun onlar, benden de kör olanlardır.

hayat; bir tutam zaman

6 Temmuz 2008 Pazar

Dünyevi olayları sorgularkene, unutur olmuşuz öz benliğimizi. Güncellik; hayatımızın ana teması, anlamı ise farklılaşmakmış.
Hapsolana da, hapsedene de insan etiketi yapıştırmışız. Arası olmazmış ki bunun; ya zindan hayatı yaşamalı, ya da gardiyanı oynamalıymış. Meğer dört duvar arasında kendini özgür kılabilmekmiş insan olmak, yansımanı gördüğün vakit ise, kırmakmış aynaları. İnsan, insan olalı; böyle insan görmedi.

....

5 Temmuz 2008 Cumartesi

İnsanlar anlamadıkları düşünceleri önemsemezler.

ÖNYARGILI ON YARGI

4 Temmuz 2008 Cuma

"Önyargı ile yaklaşmayın insanlara." denir. Hayal aleminde otlanan bir sürünün ortaya attığı ütopik bir sanallıktır bu yargı. "Laf" ebeliğinin son safhası olan bu deyiş; bir diğerine hak etmediği bir kılıf dikilmemesi maksadıyla öğütlenir insanlara. Lakin gerçekliğe göz atacak olursanız, bu olgunun bir yanılsama olduğunu fark edersiniz. Günümüzde önyargınızı kuşanmadığınız vakit, bu "sosyal" girişiminiz zarar ile oturacak poponuzu kısmen rahatsız edecektir.
İnsanlığımızın özü olan saflığın, "saflık" sanıldığı kara bir dönemdir içinde bulunduğumuz yontma-aktör devri. Siz, siz olun; önyargınızı kalkanınız kılın.

doktor aranıyor...

3 Temmuz 2008 Perşembe

Kalbimde mi bir sorun var, yoksa ben hepten mi kalpsizim? Her halükarda bitmişim. Göğsümü açıp da bir kontrol etsene doktor bey. Eğer kalbimde bir sorun varsa; o artık sizin sorununuz, eğer kalbim hepten yok ise; o da beni sevenlerin sorunudur. Yeter ki yar o göğsü doktor bey, yeter ki yar...

dilsiz aşıklar

Dile getirmeyin duygularınızı. Dudaklarınızı oynatmanız kafidir. Kelimeler birer virüs, dil ise vücuttaki bir urdur.
Sevildiğimi duyacağıma, sevilmemeyi tercih ederim.
Rica ederim, konuşmayın; sevgi duyulmaz, hissedilir. Yeltenirseniz duyurmaya, aşar kelime haznenizi. Anlayan zaten anlar, anlamayana söylesen kaç yazar?..

acıtır

1 Temmuz 2008 Salı

İhanetin fizyolojik yapısı keskin hatlıdır, ironik ve bir o kadar da absürtdür. Güvendiği kişi tarafından sırtı veya yüreği bıçaklanan insanın ortaya attığı bir olgudur ihanet. Bundandır bunu deneyimleyen kişinin yaşamında güvene daha nadir rastlanılmasının. Özüne yaklaştırır insanı deneyimler. Zamanla daha sıkı sarmaya başlarsın benliğini; kimse ulaşamasın diye. Gözümüze, yüreğimize tatlı görünen anlar, olaylar dahi acının iluzyona uğramış birer varyasyonudur. Hayat başlı başına acıdır be dostum! Ömrün süresince ne azına, ne de fazlasına şahit olabilirsin.

yardım edemez sana, senden gayrı kimse...

Yardım amacıyla yaklaşan insan dahi, zarar teşkil eder size. Tutmadan önce uzatılan elleri, yöneltin şu soruyu soğukkanlılıkla: "Kendine bir hayrın dokundu mu, ey insan?". "Evet." der ise, boşboğaz bir yalancıdır. "Hayır." der ise, öpün o eli; lakin yine de tutmayın. Nitekim vurgulamıştır; tutulası bir ele sahip olmamakla birlikte, sözde yardımının ego tatmininden ibaret olduğunu.





"Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır."
F.Nietzsche



"İnsan ancak anladığı şeyleri duyar." GOETHE




"Dünya bir hapishanedir." GOETHE




"Sen çevrende olup bitenleri görüp neden diye soruyorsun. Ben ise, asla var olmamış şeyleri hayal ederek neden olmasın diyorum." Bernard Shaw




"Dünya, anlamsız bir düşten başka bir şey değilmiş meğer." Alain




"Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım." Oscar Wilde